28 Şubat 2013 Perşembe

Saldım çayıra, Mevla'm kayıraaa oba aaa..

Merhabalar pek muhterem, şahsiyetli blogcanlar,
Sınav stresini yaşarken, 'bi bitsin boş boşş işlerle uğraşacağım bir daha ki döneme kadar' diye söz vermiştim kendime;
Tam da öyle yaptım, yapıyorum, yapacağım!
Ordan oraya geziyor, bir günde bir dolu insanla çene çalıyor, bazen aynı kişilere aynı replikleri geçiyorum..
İnternetim bitti, telefonun paketine geçtim. (o da hem kendini hem de beni kasıyor :( )
Çok faydalı olacağına inandığım bir sosyal faaliyet ile uğraşıyorum, bu sebepten de mutluluk kat sayım bayaaa bi tavan yapmış durumda..(bitsin bi anlatırım belki ya da gizlisi makbuldur deyip geçerim, şuan karar veremedim)
Hayatı boyunca hiç uçurtma uçurmamış bir kişi olduğumu farkettiğim an, "ölmeden önce yapılması gerekenler" diye bir liste yapmaya karar verdim listenin başında da uçurtma olacak hadi hayırlısı..
Sınav sonuçları hala açıklanmadı ve bu durum büyüüük bir belirsizlik yaşamama sebep oluyor ki bu da beni çok yoruyor..

Şuan da çok yorgunum.
Artık biraz dinlenmeliyim..
Hoşçakalın..




14 Şubat 2013 Perşembe

Bir Eşi Olmalı İnsanın

Şairin dediği gibi
Tamda öyle bir eşi olmalı insanın,
Hatta biraz daha fazlası;


Öylesine aşk dolu bir eş ki;
Bir saat sesimi duymasa merak eden, benim için telaşlanan,
Kafasını kaşıyacak vakti olmadığında bile arayıp,
Seni çok seviyorum deyip kapatan,
Bir eşim var benim..

Kalbimin sahibi, diğer yarım, ömrümün yoldaşı olan,
Beni gözünden sakınan, sırf ben istedim diye herşeyi göze alabilecek, 
Ben huzurlu, mutlu olayım diye benim için en çok sevdiklerinden bile vazgeçebilecek,
Her türlü fikrime saygı duyan,
Bir eşim var benim..

Bana olan aşkını, her yerde dile getirebilen,
Sevdiğini söylemekten bıkmayan,
En ümitsiz anımda bile beni cesaretlendirebilen,
En zifiri karanlığa güneş gibi doğan,
Bir eşim var benim..

Üşüyen ellerimi nefesiyle ısıtmaya çalışan,
Haklı olduğu zaman bile özür dilemekten gocunmayan,
Sevdiğimi her söylediğimde, gözlerinin içi parlayan,
Dünyada onun için, bu sözcükleri benden duymaktan daha önemli
Hiçbirşeyin olmadığını her seferinde bana hissettirebilen,
Bir eşim var benim..

Kucağımda savunmasız küçük bir çocuk,
Dışarıda kocaman bir adam olabilen..
Aklına hayran olduğum,
Merhametine doyamadığım,
Bir eşim var benim..

Yeri geldiğinde babam gibi nasihat eden,
Yeri geldiğinde kardeşim gibi dertleştiğim,
Tek dostum tek sırdaşım olabilen,
Bir eşim var benim..

Benden önce yattığında, sırf ben üşümeyeyim diye;
Benim tarafıma yatıp, ısıtan,
Beni kendinden bile çok düşünen 
Bir eşim var benim..

Onunla yaşadığım her an için şükrettiğim
Bir eşim var benim..



6 Şubat 2013 Çarşamba

Bugün Çıktım Kendimi Mutlu Ettim ;)

Merhabalar sevgili okuyucu;
İzmir'de üç gündür bahar havasını yaşıyoruz...Güneşli, sıcak, pırıl pırıl..
Önceki günleri değerlendirememiştim bugün çıktım sonunda..
Halk Eğitim Merkezi'nde Osmanlıca kursuna yazılmaya gittim. İnternetten başvuru yapmamı, Yeterli sayı tamamlanırsa açabileceklerini söylediler..İnşallahhhhh tamamlanıııııııııııııııırrrrrrrrrrr......
Ardından gittim kütüphaneye kayıt oldum..Kitaplara dokundum, kokladım, altı çizilen satırları bir de ben okudum..Tabi ilk kitabımı da aldım:


Hemen ardından biraz da alışveriş 
Olmazsa olmazımız kozmetiğimiz:)

 Bu ürün benim gibi kışın elleri kuruyan, kuru ellerle pamuklu yünlü birşeylere dokununca içinden ığğğğğyyyy sesi gelenler için muhteşem bir ürün..Aslında tüm vücut için uygulanabilecek bir ürün.İçinde; okyanus tuzu, papatya yağı, susam yağı, E vitamini varmış..Ayrıca meyveli olduğu için süper kokuyor ve ayrıca antı-selülit bir ürün..İdil kozmetikmiş.


 Maybelline fondötenini ilk kez kullanacağım, hadi hayırlısı diyelim sonra söylerim nasıl olduğunu..(çokta anlamam renk uyuyorsa sürer geçerim)..Flormar siyah kalemi daha önce de kullanıyordum bitmek üzere diye aldım..Golden Rose göz stiğini ilk kez kullanacağım bakalım nasılmış :)


Benim öyle akşam sabah yüzümü temizleyeyim, tonikleyeyim, nemlendireyim gibi adetlerim hiiiçççç yoktur. Baktım hepsini birden yapıyormuş aldım gitti..Şimdi böyle söylüyorum diye de kanmayın geçen gittim ciddi ciddi cilt bakımı yaptırdım eeee yüzümüz vitrinimizdir..(bir yerde duymuştum kesinlikle bana ait değil o söz)
Arko, aile dostumuz..Ben pek kullanmam eşim daha çok sever evde bulunur genelde..

Bu akşam tavsiyelerinize uyup CMYLMZ'a gidiyoruz..Bu günü güzel bitireceğiz inşallah:)

Haftasonu finallerim var aa dostlar. Çok heyecan yapıyorum.
Her türlü hayır duasına açığım bu hafta..
Sınavlardan sonra görüşürüz artık.
Hoşçakalın

5 Şubat 2013 Salı

Çekiliş


Merhabalar
Sevgili furkan mert'le hayat çekiliş yapmış..
Hadi bir daha deneyelim :)

                                                            
                                                       İşte burada..

1 Şubat 2013 Cuma

Tarih Hırsızı

Yeni bir ayın ilk gününden hepinize Merhabalar,
Bugün sizlere dün izlediğim, okuduğum bence içler acısı bir durumdan bahsetmek istiyorum..
Tarih bilginiz az veya çok olsun farketmez, herkes iyi kötü Troya'yı bilirsiniz..
Döneminin zengin, ihtişamlı kenti..
Konumuz; Homeros'un İlyada ve Odysseia destanlarında bahsettiği Troia'yı bulmayı kafaya koymuş olan tüccar, amatör arkeolog Heinrich Schliemann..

Bu vatandaş Çanakkale'ye gelip meşhur Troya için keşif yapıyor. Hisarlık tepesini gözüne kestirip kendi çapında kazılara başlıyor. Ancak izinsiz yaptığı için arsa sahibi şikayet ediyor. O da bunun üzerine gidip, Osmanlı'dan izin alıyor hatta arsaları bile satın alıyor..
Etraftan topladığı birkaç köylü, birkaç eşek ile kazılara başlıyor ve kazılar süresince büyük bir servet harcayıp,aynı zamanda da  günlük tutmayı da atlamıyor..Üç yıl süren kazılar sırasında birçok katmandan oluşan Troya şehrini bilnçsiz kazılarıyla resmen katlediyor!
1873 yılında da o çok istediği, varolduğunu tahmin ettiği o çok meşhur 9000 parçadan oluştuğu söylenen hazineyi buluyor ve bulduğu gibi de alıp kaçıyor.
Osmanlı bunu duyunca hakkında dava açar ama kaybeder..Yunanistan temyize gider ama bir sonuç alınamaz..Schliemann ise bir yandan karısına hazineyi takıp takıştırıp fotoğraflar çektirirken, bir yandan da Avrupa devletlerine satmak istediğini ifade eder.


Avrupa Devletleri çalıntı olduğunu bildiği için kabul etmez.
1881 yılında Berlin Müzesine devreder ve bir trafik kazası sonucunda (düşünün 1880'lerde trafik kazası!) vefat eder.
Berlin Müzesinde büyük bir sergi ile sergilenen eserler ikinci dünya savaşının patlak vermesi ile ortadan kaybolur..Yıllarca nerede olduğuna dair bir bilgi alınamayan hazine Rusya'dan çıkar.
Halen Rusya'da olan eserleri ülkemize getirebilmek için görüşmeler devam etmekte imiş..

Bunu sizlere tarihi çok seven, merak eden biri olarak anlatmak istedim..
Sadece anlatmakta değil gerçekten çok üzüldüm..Kimbilir daha bilmediğim neler var..
Çok uzun bir yolum var biliyorum..
Daha çok araştırmalı daha çok öğrenmeliyim.
O sebeptendir ki şimdi hemen derslerime dönmeliyim.
Kendinize iyi bakın,
Hoşçakalın..

23 Ocak 2013 Çarşamba

Sinema Keyfi

Merhabalar
Öncelikle Kandiliniz Mübarek Olsun..
Rabbim bu gecede evinizi nurlarla doldursun ve tüm dualarınızı kabul etsin..

En son yazımda sinemaya gideceğimizden bahsetmiştim..Sormayın ne aksilikler ne aksilikler :)

Dün öğlen gibi çıkıp biletlerimizi almaya gittim. Aldıktan sonra da birkaç arkadaşımla sohbet ederken, onlara Çakallarla Dans 2 'ye gideceğimizden bahsettim..Biri çıktı 'ay çohhh kötü' dedi..

O anda istediğim en son şeydi sevgili okuyucu..Her ne olursa olsun iyi vakit geçireceğimi düşünerek musmutlu geziniyordum ne güzel..Yine de moralmanımı bozmamaya gayret gösterdim..

Üstüne bir de eşim 'çıktım geliyorum' demesi gerekn bir saatte 'işim uzadı ne zaman geleceğimi belli olmaz' demesin mi..İşte o an, artık ben ben değildim! Tamam dedim biz bu filme gidemeyeceğiz.

Aradan bir saat geçmişti ki eşim geliyorum dedi..Hemen yemeğimizi hazırladım, kardeşimizde geldi, yedik içtik, filme 15 dakika varken evden çıktık bindik arabamıza cıstık cıstık gidiyoruz. Tam sinemanın önüne geldik benim jeton tııınnnn dedi: Biletleri evde unuttum ;)

Bas geri bas basssss :)) Apartmana bir girdim asansör çalışmıyor dınnnkk! Koş koş koş..

Neyseki bir dakikalık küçük bir gecikmeyle girdik salona..(ohh)



Filmi sorarsanız öncelikle gerçekten emeğe saygı duyulmalı derim..

Ben biraz önyargı ile izlememe rağmen ilk yarı gerçekten çok güldüm hatta bir ara gülmekten gözlerim yaşardı. İkinci yarı biraz duraksadı film ve genelinde olaylarla espiriler ilkindekinin aynısıydı..

Sonuçta biz güzel vakit geçirdik..Tavsiye edermiyim; evet..Vaktiniz varsa izleyin..Tabi tamda bu dönemde birçok yerli komedi var seçim sizin.

Benim asıl değinmek istediğim başka bir konu var..Bizim gittiğimiz bu filmde özellikle 5-6 yaşlarında çocuklar vardı anne babalarıyla..Sonuçta bu filmin argo tabir, küfür ve cinsellik içerdiği bangır bangır bağırırken ben bu durumu gerçekten çok yadırgadım..Anne babalar bence bu tür konularda daha özenli olmalılar..

Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar'ın filmlerini izleyenleriniz var mı? Onları da merak ediyorum, izlemek istiyorum. Ne dersiniz?

Hoşçakalın




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...