31 Mart 2012 Cumartesi
Sıkıntı, Hüzün, Kırgınlık
Hani öyle bir gelir ki,sanki hepsi birden..Hepsini birden düşünür, hepsini birden çözmeye çalışırsın hepsi birbirine girer ve iflas edersin..
Hani güzel olsun istersin, iyi olsun istersin, gülmek, mutlu olmak istersin.Haksızlıklardan, kıskançlıklardan, huzursuzluklardan sıyrılmak istersin, sen istedikçe daha bir yapışır üstüne..Kaçmak istersin, kuş olup uçmak, uzaklaşmak istersin, olduğun yere çakılıp kalırsın..
Daha kötüsü de vardır bilirsin. Belki feci bir kaza, amansız bir hastalık, çok sevdiğin bir kayıp..Şükredersin bir yandan da haline. Diğer yandan sürekli kulaç atsan da olduğun yerden ayrılamamanın acısı..
İyilik iyiliği getirir, kötülükse kötülüğü derler yaa..İster istemez o soruyu sorarsın sürekli 'Kötü olan, yanlış olan ben miyim' diye! Aslında bilirsin kendi haline kalsan herşey güzel olacak. ya da sen öyle sanırsın, öyle umarsın.."Vardır bir hayır, belki de kendi haline kalınca daha zor bir sınavla sınanacağım" deyip teselli bulmaya çalışırsın kendi kendine. Çünkü bilirsin hayatın her anı bir sınavdır ve soruların ne zaman nerden çıkacağı belli değildir. O yüzden her an hazır olmalısındır yaa..
Hayatında her zaman haksızlıklara karşı durduğunu, hakedene hakettiğini verdiğini sanırsın, ta ki haksızlığında; karşındakinin anlama kapasitesi ile sınırlı olduğunu anlayana dek!
Ne yapılır, nasıl davranılır,ne söylenir, söylenmeli mi bilemezsin..Söylenebileceklerin tümünü söyledin sanırsın, belki vardır daha ama ağzını açamazsın.
Hatta yazamazsın bile devamı gelmez............
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder