30 Mayıs 2012 Çarşamba

Düşler Sokağı


                                  
    Gecenin bir yarısı sizi gördüğüme, duyduğuma çok sevindim...

29 Mayıs 2012 Salı

Yağmur,Yağmur,YAĞMUUURR

Merhabalar


Yağmur İzmir'i bir türlü terketmiyor. Kapalı, sıkıcı, ıslak ve çamur..Şimdi baktım yarın da yağmurlu..Haliyle eve kapandık çıkamıyoruz. Böyle havalarda canı hiçbirşey yapmak istemeyen, birşey yapamayınca da can sıkıntısından patlayanlardanım. Tabi bir de sıkıntıdan bol bol yemek düşünenlerden :)
Havalar biraz daha böyle giderse ben bırakın yaz için zayıflamayı daha çok kilo alacağım galiba..Mesela bugün afiyetle bu poğaçalardan bolca yedik 


Yazları daha çok bahçede geçirdiğimiz için, annemden bir kaç parça kumaş almıştım minder ve yastık yapmak için..Onların dikimi ile uğraşıyorum acemice :)
Bahçe için güzel renkler olduğunu düşünüyorum siz ne dersiniz ? :)
İki gün sonra eşimin doğum günü. Ne yapacağıma henüz karar vermedim. Geçen yıl beklemediği bir kutlama hazırlamıştım birçok arkadaşımızla ama bu yıl yalnız olmak daha cazip geliyor gibi yine de bakıcaz bakalım..
Ben de hal vaziyet budur. Yuvarlanıp gidiyoruz. Havalar bi açsın bahçemdeki ve evimdeki yeni gelişmelerle burda görüşmek üzere.


Hoşçakalın :)

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Günaydın, Mutlu Haftasonları :)

Merhabalar,
Günün ilk ışıklarıyla başlayan günüm, keyif çayıyla devam etmekte..Bir süredir post yazamadım çünkü hem benim evimdeki hemde sevdiğim bir ablamın evindeki boya badana işleri ile meşguldüm..Tabi araya bir de ameliyat stresi girdi..Benim değil, ablamın öyle bir durumu oldu..Perşembe sabahı ameliyata diye gittik fakat kullandığı bir ilaçtan dolayı iptal oldu..Hem çok güldük hemde biraz stres olduk ister istemez. Şimdilik başka hastane başvuruları yapılmak üzere askıya alındı..Umarım herşey yolunda gider.
Tabi bu arada gezmelerimden de geri kalmadım..Eşimle yakınlarımızda olan bir tesiste akşam sefamızı yaptık..Onun fotoğrafları eşimin telefonunda kaldı o yüzden paylaşamıyorum..Ordan çıkınca da size daha önce de bahsettiğim domates tarlamıza gittik işte onun fotoğrafları :



Domateslerimiz olmaya başladı :) 
Hemen ardından İzmir'e çok yağmur yağdı. Hatta dolu bile yağdı! Bugün açık gibi hava ama hafta içi yine yağmurlu diyor hava tahminleri..Perşembe ve cuma çarşı, pazar koşturma vardı. Eh mevsim bol meyveli, sebzeli..Çilek ve bezelye kışlık hazırlıklar içinde yer alınca bol bol alınır. Bezelyeler tanelenip dolaba konur. Çilekte bugün kaynatılmak üzere dünden şekere basıldı..Nasıl olacak bakalım. Bayılırım çileğe ve reçeline :)
 Dün akşamda yemekte misafirim vardı.Plansız ve birazda geç karar verilen bir durumdu. Fotoğraflayamadım ama çok güzel bir akşamdı..Bahçe sezonunu açtık böylece..
Kısacası yoğun ama güzel bir hafta geçirdim..
Umarım sizler için de güzel bir hafta olmuştur..
Haftasonunuzunda aynı güzellikle geçmesi dileğimle...
Hoşçakalın :D

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kayda Geçemeyenler !

Merhabalar 
Bu sabah; saat 6.00 yı gösterdiıği an ayaktaydım. Her ne kadar uyku tatlı gelse de bir anlık cesaretten sonra kalkılabiliyor.Sevdiğinle yaptığın güzel bir kahvaltı ve mevsimin güzelliği seni diriltmeye yetiyor :D
Eşim işine gitti ve bende işlerime adapte olmaya çalışıyorum.Ee ev işleri de kolay değil hakverirsiniz.Ki bizim evde öyle günlük ev işleri değil boya badana var bu aralar..
Ayrıca bugün şehre inip ödeme ve alışveriş işleri de var..Ama başlıktan da anlaşılacağı üzere ne zamandır paylaşmak istediklerim vardı bir türlü fırsat bulamadığım.İstanbul'dan aldığım kitaplarım:

Çok isteyerek aldım, aldıktan sonra asıl anlaşılır mealin Şefik Can çevirisi olduğunu öğrendim..Umarım en kısa zamanda onu da alabilirim :)

Sinan Yağmur'un Aşkın Gözyaşları serisinde Kimya Hatun da vardı.Almayı istediğimi kızkardeşime söylemiştim o da sağolsun almış canım benim..Saide Kuds, İranlı bir yazar ve ilk romanı..Bu arada Sinan Yağmur'unkini de kuzenimde okuma fırsatı buldum..

Kitapların üçüne de başladım fakat hepsi yarım kalmak zorunda kaldı temizliğe başlayınca..Bir an önce bitirip, kitaplarıma dönmek istiyorum :)

Bir de gitmeden önce aldıklarım var :


Bunlarla birlikte iki çift daha babet almıştım ama onları paylaşmayacağım..Onlar cezalılar ! Ayaklarımı feci şekilde vurdular ve tatilimi bana zehir ettiler.
Eveeet..Şimdilik benden bu kadar..Biraz daha oyalanırsam geç kalacağım..Hadi bana kolay gelsin..Sizlere de haftanın ilk gününde Allah kolaylık versin..


Hayırlı işler..
Hayırlı günler..

18 Mayıs 2012 Cuma

Hayırlı Cumalar


Merhabalar
Bu sabah kahvaltı yok. Çünkü eşim yok. Bazı işleri için şehre indi. Bende sadece neskafe ve bir parça kekle kahvaltıyı geçiştiriyorum..Bir yandan da kim neler yazmış, paylaşmış diye göz gezdiriyorum..
Biz bugün buralarda çok mutlu uyandık..Ha yağdı ha yağacak, yok bulut geçiyor derken sonunda geceden beri yağmur yağıyor..on gündür çok sıkıntılıydı hava ve bizi de sıkıyordu..Çok şükür ki yağdı bizde ferahladık..Tabi birçok mahsüle de resmen şerbet oldu :)
Ben şimdi pazara gidiyorum..Hımmm mis gibi toprak kokusunda, mis gibi meyve ve sebzeler. 

Herkese hayırlı cumalar..Tüm dileklerinizi, dualarınızı kabul etsin RABBİM..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Sen Güzelsen Herşey Güzel..


Suyun Hafızası Var!



Fransız bilimadamı Dr. Jacques Benveniste yaptığı araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980'lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda sallayarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü görmüş.

Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika, ve Hollanda'dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş.

Belçika Katolik Üniversitesinde Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış.

Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan ve dolana yer kalmamış.Yapılan tüm deneyler Benveniste'nin sonuçlarını desteklemiş.

Benveniste buna karşılık "12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler" demiş. Benveniste ayrıca "Biokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" da demiş.

Unutmayalım ki; insan bedeninin %85'i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.

Masaru EMOTO


"İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR."
Yaratıcı Japon bilim adamı Emotonun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur.

Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.
Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta.

Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ve su borularında, depolarda bekletilen durgun su kesin olarak şekilsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor .

Bu fotoğraflar suyun inanılmaz yansıtmalarını gösteriyor. Canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde. Suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortada. Su, bir şey söylendiğinde, aktarıldığı anda, anında etkilenmekte.

Fotoğraflardaki dondurulmuş sulara fotoğrafları çekilmeden önce ya sözel olarak veya şişenin üstüne yazılarak resimlerin altındaki kelimeler yüklenilmiş. Suyun kelimelerin manalarının enerjisini kopyalayıp, görüntü olarak verdiği yansımanın gerçekliği şaşırtıcı.

Yapılan araştırmada suya müzik de çalınmış, film de oynatılmış. Örneklerde kelimelerin ve müziğin etkisini görebiliyorsunuz. Film oynatıldığında da korku filmlerinin, şiddet içeren filmlerin kötü bir etkisi olup şekil bozuklukları oluşmuş. (Bu yüzden sizlere bu tarz filmleri hiç seyretmemenizi veya mümkünse hiç olmazsa hemen uykudan önce seyretmemenizi tavsiye ederim. Uykudan hemen önce yapılan şeyler bilinçaltına daha çabuk yerleşir ve etkiler.)
Su hücreler arası bilgi alış-verişini sağlar. Bu şekilde var olabiliyoruz. Sizin gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkiler, çünkü bedeninizdeki su bunların enerjisini kopyalayıp hücrelere dağıtır.

Dolayısı ile siz bir bakıma düşündüğünüz ve konuştuğunuz şeyler olursunuz, bedeninizi de etkilersiniz. "Ben hep hasta olurum." dediğinizde içinizde dolaşan su o kaliteye bürünüp bunu hücrelere iletir. "Beni hasta ediyorsun, seni öldüreceğim" cümlesi yüklenilmiş olan suyun fotoğrafına bakınız.

Düşündüklerinizin ve konuştuklarınızın kalitesinde yaşarsınız. Tüm hayatınız ve sağlığınız hücrelerinizde var olan, atalarınızdan aktarılan ve kendi geçmişinizden gelen bedeninizdeki sudaki bilgilerin kaydıdır.
Aşağıda da bir başka örnek var:


Burada iki ilk okul talebesi, okul için bir deney yapmışlar. İki farklı şişeye pişmiş pirinç koyup şişenin birine "Teşekkür ederim!" diğerine ise "Seni Aptal!" diye tekrarlamışlar. Bir ayın sonunda "Teşekkür ederim!" denilen pirincin renginin sarı ve kokusunun helmelenmiş pirinç gibi olduğunu ve "Seni Aptal!" denilen pirincin ise simsiyah ve kötü kokulu olduğunu, pirincin bile kelimelerden etkilendiğini görmüşler. Bu deney yayılmış ve birçok insan aynı deneyi tekrarladığında aynı neticenin elde edildiğini görmüşler. Siz de deneyebilir, farklı kelime veya cümlelerle ne tür netice elde ettiğinizi görebilir, söz ve düşüncenin etkisini bizzat gözlemleyerek yaşayabilirsiniz.


12 Mayıs 2012 Cumartesi

Geldim, Burdayım

Dün sabah 5.30 sularında İzmir'e ayak basmış bulunuyorum..Buruk bir ayrılık ve kavuşma heyecanı! Aynı bu cümle kadar karmaşık..
Ailemle, sevdiklerimle görüşmek, güzel anlar biriktirmek anlatılamaz.. 
Ben buralarda yokken gelen giden, İlk kez gelen, güzel dileklerde bulunanların hepsine çok çok teşekkürler..
Aslında niyetim daha çok anı karelemekti ancak pek başaramamışım:)) İşte seçtiklerim:




İstanbul'a ilk gittiğim akşam kızlarla İstiklal Caddesindeydik..Issız adam formu :))



Gülhane Parkı..Lalelerin sonuna yetişebildik..

Boğazı bir de burdan izledik..Rüzgarlıydı, biraz üşüdük ama değerdi.


Ortaköyde kumpir keyfi:))



Aslında daha çok yer gezdik ama dedim ya fotoğraflayamadım, hem fırsatım olmadı hem de itiraf ediyorum unuttum :( Bir zamanların alışveriş delisi ben, ilk defa İstanbul ve Tekirdağdan elim boş döndüm. Bir tek bunlar var :

Kızkardeşimden :)

Alırken çok sevindiğim, sonrasından daha açıklamalı olanını görünce üzüldüğümm..:(
Onu da alıcağım inşallah daha sonra..

Küpe tutkusu

İstanbul laleleri

Mısır çarşısından hatıra :))

Zaman su gibi geçiyor..Bazen de öyle bir duruyor ki.
 Ortama ayak uydurmaya çalışıyorum..
Böyle uzun tatillerde önce gittiğim yere sonra da geldiğim yere adaptasyon sorunu yaşıyorum bir süre. Evim dahi olsa bu yerler..Bloğum dahi olsa :) Açılırım en kısa zamanda.
Herşey gönlünüzce olsun.
Hoşçakalın




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...