31 Ocak 2012 Salı

kış gülüm..

    Türkiye'nin her yeri kar kış kıyamet..Birçok yerde yaşam bile durmuş durumda.Kimi bu yüzden çok zorluk çekiyor kimi ise karın,kartopunun,beyazın en saf halinin zevkini çıkarıyor..   
     İzmir için bu çok zor bir ihtimal.Eşim geçen hafta gece işe giderken beni arayıp;"Dışarı çık kar yağıyor"dediğinde gerçekten kar göreceğimi sandım çünkü çok büyük hevesle söylemişti.Oysa zorla da olsa tek görünen, uçuşan incecik bir iki parçaydı :))
    Eee adı üstünde kış!Sıkı sıkı giyineceğiz, sobaları,kaloriferleri,klimaları yakacağız,bol bol sıcak içecekler tüketeceğiz,dışarı çıkmalarımızı kısıp,tv,internet,kitap,el işlerine ağırlık vereceğiz ve bunları yaparken de bunları yapamayanları, imkanı olmayanları düşünüp halimize sonsuz şükredeceğiz.
    Tabi yakınımızda böyle insanlar,hayvanlar varsa onlara da elimizden geldiğince,gönlümüzden gelerek yardımcı olmalıyız.
     Biraz konu dışına çıktım ama benim önem verdiğim bir konu bu..
     Bu sıkıcı olabilen kış günlerinde (özellikle benim gibi üşüyen ve kasvetli havaları sevmeyenler için),soğuğa,fırtınaya ve o sıkıcı zamanlara rağmen inatla güzelliğini bizlere gösteren varlıklardandır kış çiçekleri..
            
 Henüz tomucuk halini yaşayan bu gül ve tek nergisimde bahçemden.. 
            Ben öyle çiçek dalında güzeldir diyenlerden değilim doğruya doğru.
        
 Dalında duracak çiçek var bide her an gözümün önünde durup görünüşüyle,kokusuyla mutluluğuma
 mutluluk katacak çiçek var.Hele de o çiçekler sevgilinin eliyle toplanıp gelmişse;)
Bugün buralarda çok kısa da olsa bi ara güneş çıktı.O anlık güneşin çiçeklerimi taçlandırmasıyla,kış ortasında yazı yaşamış bulunuyorum.

Eh bu güzellikleri bu karede yakalamakta ayrı bir mutluluk:))

28 Ocak 2012 Cumartesi

1453 te bir çağ değişti...








Şimdiden arkadaşlarla sözleşildi:)
17 Şubatta sinemada izlenmeli 
Bakalım nasıl olmuş?:)

26 Ocak 2012 Perşembe

yerim seni:))





Bir oturuşta hepsini yememek ne kadar mümkün olabilir..Bayıldım ben buna ya.Aromalarınında hakkını vermişler hani:))
Afiyet bal şeker olsun banaaa:)))

Aşk olsun...

Biri der aşkın ömrü 3 ay,biri der 3 yıl..Biri der aşkta neymiş önemli olan sevgi.Biri de saygı olmazsa ne sevgi ne de aşk olur der.Kim bilebilir ki nasıl olacağını?Umutlar, hayaller hep "eşsiz" olmasından yana değil midir?
Başta körü körüne mi olur herşey?Bir tek O mudur herşeyin güzeli,anlamlısı?O'nsuz zaman geçmez mi?Tüm çılgınlıklar O'nun için midir?Sonra o kalp çarpıntıları midedeki kelebeklenme biter de sevmek mi kalır?Özlemek güzeldir değil mi?En güzel giysileri giyip,alelacele makyajı yapıp fırlamak sokağa..Buluşma anına giden her dakika bir asır gibi değil mi?Bir araya geldikten sonra ise su gibi akıp gitmez mi?Biraz daha gözlerine bakmak,elini tutmak,yanında kalabilmek için bahaneler, bir çay daha içelimler bitmez mi?
Kavuşunca..?Birlikte yaşamanın zevki,arzusu çabuk mu geçer?Özgürlükler mi kısıtlanır?Senlik,benlik mi başlar?Kim karar verecek,kimin dediği daha doğru çekişmesi mi başlar zamanla?Yalan da mı girer aranıza?Birlikte yapılanlar zevk vermez mi ondan sonra?Kendini sıkmaktan,alttan almaktan,olmadı üste çıkma çabalarından migrenin mi tutar?Sana zarar vermeye,hasta etmeye mi başlar bu ilişki?
Peki ya anlayış,hoşgörü,fedakarlık,emek,huzur.Bunları hangisinin içine koymalı?Saygı bunlardan mı oluşuyor yoksa sevgi hepsinin toplamı mı?"Seversin işte nedeni yoktur" demek mi..Aşk aptallık mıdır?
Bir ömür sayabilmek,sevebilmek mümkün müdür?Ama öyle ilk günkü gibi;için titreyerek,O'nun için her an endişelenerek,korkarak..Mümkün müdür?





21 Ocak 2012 Cumartesi

Hiçbirşey...





Hiçbirşey yapmak gelmiyor içimden..
Dersleri de boşladım iyice..
Yeni denilebilecek herşeye de karşıyım.
Gece başımı yastığa koyduğumda sabah kalkıp kendimi
 deniz kenarı bir yere atmalıyım diyorum 
ama sabah kalktığımda
 onu yapabilecek gücü bulamıyorum kendimde..
Nedir bu ya.
Nasıl bir saçmalık bu.
Ne oluyor bana.
Bunu söylerken bile" kalk silkelen sen bu değilsin" diyecek mecalim bile yok o kadar yani..
Daha ne kadar sürer, bitsin istiyorum..
Üşüyorum bir dağ eteğinde,düşlerimin çok gerisinde. Fırtınalar önümü kesiyor.
Her yanım yağmur,çamur..

18 Ocak 2012 Çarşamba

How I Meet Your Mother:)

Geçen yaz kız kardeşim sayesinde tanıştığım tutkunu olduğum dizi..Bir hafta içinde 5 sezonunu birden izlemiştik.Çok gülmüştük.Harika zamanlardı.Sonrasında tvden izleyemedim biraz birikti şimdilerde netten izliyorum.
Son zamanlarda sözlüklerde hakkında birçok olumlu olumsuz eleştiri var.genelde senaryoyu artık ilerletemediklerini düşünüyorlar.Bence çokta sorun değil belki senaryo ilerlemiyor ama oradaki dostluk çağımızda mumla aranan bir durum..Maalesef artık insanlar bu kadar uzun bir süre her anı paylaşarak bir arada kalamıyor.
Tabi bunda çevresel ve ekonomik faktörlerinde etkisi vardır ama herşeye rağmen daha saygılı,hoşgörülü,iyi niyetli dostluklar temenni ediyorum herkes adına...

 
Bu diziyi seviyorum, izlemekten zevk alıyorum fakat kardeşimle izlediğim kadar değil...:(

13 Ocak 2012 Cuma

Hayat bir SINAV :))

Evet bir sınavda sürekli sınandığımız doğru..Hayat; sürekli önümüze doğru yanlış cevaplar vereceğimiz ve bu cevapların karşılığını iyi veya kötü önümüze koyan bir süreç.
Fakat bu sefer benim sınavım YGS:))Evet uzun bir aradan sonra sınava girip okumaya karar verdim.Bunun birçok nedeni var ama en önemlisi kendime olan sorumluluğum.Belkide sadece kendimi iyi hissetmek için.Evet ben bunu yaptım başardım demek içindir.Diyebilirsiniz bunu herkes yapıyor.Ama ben yıllar önce iyi bir üniversitede günümüzde gayet geçerli bir bölümde okurken bıraktım ve hayatıma farklı bir yön verdim.Sonra..Birçok şeyi yarım bıraktım..
Hayattta hiçbirşey için geç değildir mantığına sığınarak dün ilk adımı attım;kaydımı yaptırdım.İyice ders çalışma moduna gireyim diye de biraz kırtasiye karıştırdım:
Aslında bizim evde defter ,kalem ,ajanda,not defteri ganidir. Ama yeni olsun istedim her yeni başlangıç için.Saç modeli aynı ben bir taraf uzun bir taraf kısa kıhkıhkıhıh:))

Eh tabi bir iki yeni kalem ve bu not kağıtlarına da bayıldım hani formül falan yazarım. Ay çok hevesliyim :D






Şimdi benim ders çalışmam gerek belki seni ihmal edebilirim .Eh olacak o kadar ama yine de her fırsatta(molada)burdayım.




BYE BYE ..

10 Ocak 2012 Salı

Alışveriş

 Ben küçük bir kasabada yaşıyorum. Aslında belediyelikti ama işte yeni yasalar yeni yaşam..
Genelde idari işler ve alışveriş için şehre inme tabiri kullanıyorum.
Aynen şöyle:
Bizim şehre inme olayımız hiç belli olmaz.Kimi zaman kafaya eser gideriz.Bazende birçok işi biriktiririz şehre inmek için.
Bugünde biraz birikinti vardı..Önce birkaç banka işlemini hallettim.Genelde eşim yoğun çalıştığı için bu tip işlerle ben ilgilenirim.Şikayetçi değilim bu durumdan bana da iyi geliyor.Bankalardan sonra kargoya uğrayıp siparişlerimi aldım.Çünkü çıkmadan önce aradım bizim oraya cumadan önce gelemeyeceklerini söylediler.Gıcık oluyorum onlara bööö:( Ben oriflame ürünleri kullanıyor ve satıyorum.Bir ara bayaaa iyiydim bir derecem falan vardı ama sonra gerçekten bazı insanların mızmızlıkları yüzünden bıraktım, artık o kadar ilgilenmiyorum. Sadece kendi ihtiyaçlarımı ve belli kişilerin siparişlerini veriyorum..İşte benim bu ay ki siparişlerim :
Bu  makyaj çantasını daha büyük bekliyordum ama olsun ben onu her türlü değerlendiririm kalemlik yaparım cüzdan yaparım hiçbirşeyi kullanmamazlık yapmam ve hiçbirşeyi atmam. Benim için evrendeki ve benim evrenimdeki herşey çok değerlidir. Herşeyin bir amacı vardır. Hele eskiler..Mis gibi anı kokarlar:))

Bu da organik bir banyo lifi öncede beğenmiştim ama o zaman daha pahalıydı indirimde olduğunu görünce kaçırmayayım dedim ama o da göründüğünden daha küçükmüş..Olsun:)

Bu bir dudak balmı..Kışın dudaklarımda ve ellerimde böyle ürünlere ihtiyaç duyuyorum her zaman çantamda olanlardandır kendisi..

Bu da daha önce fazla fiyat biçildiğini düşündüğüm bir atkıydı. Tabi ki indirimli halini kaçırmak olmazdı.Ben acayip bi atkı ve şal delisiyimdir. İki üç çekmece ve daha orda burda bir sürü mevcuttur hanemde..En kımetlilileri  ise anneciğimin ve teyzoşumun ördükleridir.Onlar birer şaheserdir ve özel olarak saklanırlar.Sadece özel günlerde kullanılıp hemen mahsenlerine geri giderler ve emektirler.Bir gün gösteririm belki sana ;)

Üstteki biraz karmaşık geldi sonradan bi de böyle çektim ilahii ben :==

Ne,Ne olmuş,Kim?:D

İki gündür uğrayamadım blogçum kusura bakma ama haklı nedenlerim vardı.Aslında tek bir neden bir sürü nedeni peşinden sıralar bizim çekirdeğin çekirdeği ailemizde:)Eşim hastalandı.Yok canım ciddi birşey değil. O'na da söylediğim gibi kendisi kaşıntı. Soğuk ve yağmurlu bir havada halı saha maçı yaparsan sonuçlarına katlanırsın.Tabi acıyı çeken o ceremesini çeken ben. Hayır yani tabi hastalıkta ve sağlıkta sözü geçerli ama olay bu kadar abartılmaz ki..
Bir kere kesinlikle doktora gidilmez!Evde ne kadar ilaç varsa hepsi kafadan içilir.(kendi kendinin doktoru hesabı) Yatıp uyuyunca iyileşileceğine inanılır.vs vs...
Ah ah şu erkekler biraz burunlarının dikine gitmemeyi öğrenebilseler asırlardır süregelen kadın erkek çatışmalarının bir sonu gelir bence ama neyse..
Yazık ama iki gün çekti o acıyı tatlım yaa.
Kıyamadım gene bak.
Seviyorum ben bu adamı yaa:)Hemde bayaaa çoookk:D




8 Ocak 2012 Pazar

Thrakyaaa

Bir trakyalı olarak evet üj bej diye konuşuruz H harfini kullanmayız(örn: hayrabolu değil ayrabolu bea).
Diye bilinsedeee o kadar da değil yani:)
Ama kapı gıcırtısına oynadığımız kesinlikle doğruuuuuuuuu:)))Eh zaten en iyi oyun havaları da bizim trakyadan değil mi?
 Mesela ben üniversiteye ilk başladığım zaman arkadaşlarım bana ne kadar güzel Türkçen var diyorlardı.Eh övünmek gibi olmasın ama öyledir yani puhahaha:)
Bence trakya insanı gerçekten saygın bir halktır.En başta sıcak kanlı ve neşelidir. Avrupalıdır bir defa:)!
Ah bak nasıl özledim toprağımı..
Ya asıl konu ne dinlediğimdi.Ama bu dipnotlarda niye dinlediğim için olsun bari.


Balkan müziğinin bende ayrı bir yeri var.Doğrusu bu albümü yeni keşfettim. Bu şarkıyı birçok kişiden dinledim hepsi ayrı bir güzel ama Özgü Namal'ın da sesi çok samimi geldi bana.Çok hoş ağzına sağlık bol bol dinliyorum..
Tabi olmazsa olmazım..Ah memleket koktu beaaa:))Davul kalbime kalbime vuruyor.Hele klarnet ah ah...Açın sesi sizce de güzel değil mi ezgiler.

Kış Güneşi

Ülke genelinde soğuuukk,pusluuu,fırtınalı bir hava hakim. Hani şöyle en bunaltıcısından, en kapalısından,ıslak ve çamurlusundan..
Hiç sevmem kış ayını ,soğuğu.hiç birşey yapmak gelmez içinden.Dışarı çıksan kat kat giyineceksin,ıslanacak ve kirleneceksin. Evde otursan klasik şeyler yapacaksın;miskinlik baştaaa:) gündüz mü gece mi belli değil.Güneşi mumla arıyorsun düşün yani:))
Bir de böyle bi duygusallık bi bunalımmm sorma..


Aynen öyle bir gün geçiriyorum.

Benim Takılarım




3-4 yıl önce bir kursa gitmiştim.Çok zevkliydi ama orada yaptıklarımız çok ağırdı.Hiç benim tarzım değillerdi ama tekniği ve pratiği öğrenmiş oldum en azından.Aslında çokta bir zorluğu yok bu işin.Şimdilerde canım sıkıldığında,unutmak istediğim birşeyler olduğunda yine açıyorum kutularımı.daha fazlası da var ve tabiki olacakta.Şimdilik bu kadar..:)
Nedersiniz olmuş mu?

Kış Çayı




İçinde herşey olan çay:)

  • 1 limon
  • 1 portakal
  • 1 elma
  • 1 kabuk tarçın
  • Bir tutam nane
  • Bir tutam ıhlamur                                                                      
Sonuç: Bol C vitamini,bol direnç ve muhteşem koku:)
Mutlaka deneyin.
Umarım seversiniz:D

yalnızım "tekten"

Yalnızlık; herkese göre göreceli bir kavram bence. Kimileri "yalnızlık Allah'a mahsustur" der. Ee Dünyada 7 milyar insanla ve milyonlarca cins hayvan ve bitkiyle yaşayınca kimse yalnız kalamaz gibi görünüyor.
Bir arkadaşım da "yalnız doğdum,yalnız öleceğim derdi".Tabi bunu aslında ilgilendiği ama ilgilenmiyormuş gibi görünmek istediği olaylar veya insanlara karşı söylerdi.Bu yalanına hiçbir zaman inanmadım çünkü bunu kendine bir savunma mekanizması gibi gördüğünü düşünürdüm.
Doğduğunda dünyaya gözünü ilk açan,havayı ciğerlerine ilk çeken sen olabilirsin ama düşünsenize ameliyathanede ve bekleme salonunda bir ordu vardır.:)Anne, baba, babaanne,kardeş,teyze...seni uzun bir süre yalnız bırakmazlar.Yani yanlız doğmazsınız.Sonra okulda öğretmen ve bir sürü arkadaş.Zamanla bu durum eksilerek veya artarak devam eder.Hayatın bizden kimleri alıp götüreceğini hiçbir zaman bilemeyiz..Zaten bilseydik yaşayamazdık heralde..Eh ölürkende illa birileri olur heralde:)
Ben hayatımda birçok sevdiğim saydığım insanla çok güzel zamanlar geçirdim.Zaman zaman kırgınlıklar,kızgınlıklar ve yollar girdi araya.Ama aile dediğin,dost dediğinle bu nedenler zamanla hep aşıldı.
Benim büyük bir ailem var ve ne zaman kendimi yalnız hissetsem bir telefon kadar yakınımdalar ve hatta her an yüreklerindeyim biliyorum:D
Yine de bazen yalnız kalmayı çok severim ve bunu özellikle ayarlamaya çalışırım.Evde miskinlik yapmak, yalnız kahve keyfi(ki arkadaşlarımla da bi o kadar severim),deniz kenarında oturup öylece enginleri izlemek.Bakmayın birçok insan yalnızlıktan korkar ve şikayet eder ama bence bunu zaman zaman da herkes ister diye düşünüyorum yanılıyor muyum?
Şimdi bu kadar yalnızlık demişken bloğun adı niye "tektenyalnızım" diye sorarsanız yalnızlığı zaman zaman sevmemden ya da yanlız olmamdan değil. Bu eşimin yıllar önce yaptığı bir şaka.İçeriğini anlatmıcam ama çok güldüğümüz bir anımızdır.Hayatımdaki herşey onunla bağdaştığı için blog da ikimizin olsun istedim :))

7 Ocak 2012 Cumartesi

duman duman

 Bu Dünyada yaşadığımız sürece heran her yerde insanlarla ilişkiler kurmak zorundayız.Geçici veya kalıcı hiçfarketmez.İnsan dediğin Dünya üzerindeki en üstün varlık olarak kabul ediliyor.Ama insan dediğin kurduğu her ilişkide mutlaka sinsi,ikiyüzlü,kıskanç,yalancı,içtenpazarlıklı ... olabiliyorken hayvanlar nasıl oluyor da bu kadar sadık ve düşünceli olabiliyor anlayamıyorum.
  Ben O'na sahip olmadan önce hayvanların insanları bu kadar iyi anlayabileceğine ve konuşmadan anlayabildiğini bu derece iyi şekilde ifade edebildiğini hiç bilmezdim.Tv'lerde çok görürdüm öyle her türlü komutları yerine getiren hayvanları.Bu durum bana küçüklükten beri sürekli eğitildiklerini ve bu eğitiminde yemekle olduğunu düşündürürdü..
   Ben Duman'a özel bir eğitim uygulamadım, zaten bilmem öyle şeyleri.Özellikle otur, kalk,yat.. böyle durumlar çok nadirdi.Ben O'nu sadece sevdim,sevgi dolu gözlerle baktım.Belki biraz O'na değer verdiğimi belli ettim.Üç yıldır bizimle..genelde bahçede bağlı duruyor.Nadiren saldığımızda da tabi jet gibi kaçıyor:))Eşim vardiyalı çalışıyor ve eğer o gece işe gidiyorsa ve Duman salıksa sabah eşim gelene kadar kapının önünden ayrılmıyor.Geçen yıl bir arabamız vardı ve merkezi kilit sistemi bozulmuştu.Bizim bahçemiz açık herhangi bir kapısı yok.Duman bu durumu anladı ve biz onu tamir ettirene kadar her gece arabanın dibinde yattı.
 Tabi bunları yaşadıkça O'na daha çok bağlandım. 
Tam da O'nunla böyle güzel anılar biriktiriken dün bir de acı yaşadık. Dolaşması için salmıştık yine ve o gün eve gelmediğini farkettik.Başına birşey geldiğini düşünmeye başladık.Ertesi gün çıkıp onu her yerde aramayı planlıyordum.Sonra bi hav dedi.Nasıl çıktım evden bilmiyorum.Bi baktım evin yan tarafına yatmış kalkmıyor.Öyle dedim böyle dedim yok.Sonra bir anda kalkıp kaçtı ama bir terslik vardı.Farkettik ki yaralanmış.Eşim ve kardeşim batikonla falan temizlediler.Ben bakamam,kıyamam.O kadar çok korktum ki onu kaybedicem diye..Neyse ki toparladı:))

    Şuanda da eşim işte ve Dumanım yine kapının önünde beni ve evimizi korumakla görevlendirdi kendini:))Nasıl uyuyor ama ne kadar masum değil mi?:))

6 Ocak 2012 Cuma

kitap 2

Dünyanın  gelecek yarım yüzyılda nasıl değişebileceği hakkında  kışkırtıcı tahminlerle dolu bir kitap..

Ocak Kitapları

            "Iris Galey hayatını kötü bir karabasan gibi etkileyen kirletilmiş çocukluğuna götürüyor bizleri.Çaresizliğini,ümitsizliğini ve sevgisizliğini ışığa tutarak hem hissetmek istiyor hem de hissettirmek."

Başrolde AŞK

2004 yılının nisan ayında hayatım farklı bir boyuta doğru yol almaya başladı.O zamanlar doğup büyüdüğüm yer olan Tekirdağ'dan kalkıp İzmir'e okumaya gelmiş olan ben;kaderin ağlarını ördüğünü nereden bilebilirdim?
Ömrünün ilk yirmi yılını anne baba ve üç kardeşten (kardeşlerin en büyüğü bendeniz)oluşan bir ailede acısıyla tatlısıyla gayet normal bir hayat sürmekteydik.Her ne kadar annem daha karnındayken ne kadar inatçı olduğumu söylese de ben böyle olmadını düşünürdüm..Ta ki o tarihe kadar.
Evet büyük bir aşk yaşıyordum.Seviyor ve seviliyordum.Herşey çok iyi gidiyordu.Anlayışlıydık ve sonuna kadar güveniyorduk.Ama hesaba katmadığımız birşeyler vardı.Ailemin kabul etmek istemediği uzaklık sorunu ve daha birçok şey..
İşte o noktada benim inatçı ruhum ortaya çıktı ve tüm zorluklara ramen 2006 yılında aşka ve hayat yolculuğuna imzamızı attık:))
Yaşadığım yeri,ailemi,arkadaşlarımı,anılarımı birçok şeyi geride bırakıp yepyeni bir yerde yeniden bir aile ve arkadaşlar biriktirmeye başladım.Zorlandığım, bocaladığım,kırgınlıklar yaşadığım oldu.Ailemle sorunlarımı çözdüm ama tabiki gurbetlik zor meziyet!
Her ne yaşarsam yaşıyayım eşim her zaman yanımda oldu.Bu da tüm yaşananlardan ders çıkarmamı sağladı.Tabi O'na olan sevgimi de katladı.
Şimdi onunla bir hayatı paylaşıyor,yaşıyor,yaşlanıyoruz:)

Biliyorum ki ömrüm olduğu sürece O'nu seveceğim ve O'nunla geçen her güne şükredeceğim.
:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...